31 Ağustos 2015 Pazartesi

Yaa Kusura Bakma, Çok Ama Çok Meşgulüm…


Yaa Kusura Bakma, Çok Ama Çok Meşgulüm…

Garb diyarlarının, yükselen misakı milli gençliğine, orta yaş krizcilerine feci halde sirayet eden bir hastalığı var, herkes bir meşgul, bir meşgul…

Çılgıncasına zevk alarak çalıştıkları işyerlerinden dönenler, bir yandan kravatlarını gevşetip kilotlu çoraplarını muhteşem bacaklarından (spor, anti selülit krem, portakal kabuğuna son) sıyırıken günün çetelesini tutuyorlar. Çok aranmalılar. Çok meşgul olmalılar.

Bu çok mühim. Herkesin sizi aramasına paralel siz çok meşgul olmalısınız, seramik dersleri almalı, tango yapmalı, 3x lira verip escape oynamalar, fotoğrafçılık, Columbia botlarla doğa yürüyüşleri hepsine saldırmalısınız(hem de hiçbirine sardırmadan). Düzenli spor yapmalı, caz konserlerini kaçırmamalı, galeri ziyaretlerini –sevmesenizde- eksik etmemelisiniz. Neyse ne, bu müreffeh toplulukların kendilerini ‘meşgul” addedebilmeleri için binbir çeşit icatları var işte.

Cuma gecesi, cumartesi sabah 6:45e kadar “angaje” değilseniz bileklerinizi kesip sıcak su dolu küvetinize oturum daha iyi(tabi küvetiniz varsa). Aslında genç profesyonellerimizin bu hayatı sürdürmelerindense giderek kırmızılaşan bir küveti izlemeleri çok daha iyi olmaz mı?

En iyi vakti geçirmek, en çok eğleniyor en en en sosyal olmak artık ciddi bir rekabete dönüşmüş durumda. Sözüm ona eğlenmek için bunca disiplinli, idmanlı bir kendini oradan oraya atma..

Hiçbir şey ihmal edilmiyor. Hiç. Pi, chi, mi tüm moda kitaplar başından dibinden okunuveriyor. Bilmedikleri konu, ahkam kesmeyecekleri mesele de yok.Bu güzel insanların. Onlar bunca çalışıp eğlendikçe mutasyonada uğruyorlar, bakınız en beyaz dişler onlarda . ciltleri, gözleri ışıl ışıl. Ciğerleri berrak mı berrak. Bunlar “babişkolarıyla”, “anişkolarıyla” hep iyi geçinmiş, öğretmenlerini müdürlerini hep iyi idare etmişlerdir. Bunların işe alınmayacağı bir iş görüşmesi fani dünyada vuku bulmamıştır. Herkesi “büyülerler”. Doğru zamanda, doğru lafları, nasıl da samimi, söyleyiverirler. Zamanlamada ustadırlar, pardon pardon herşeyde ustadırlar. Yanlış parfümü seçmezler mesela, kemerleri elbiseye pantolona hep, her daim uyumludur. Bazısı vardır, en mahrem anlarını videoya çekip naneli ciklet reklamı olarak pazarlayabilir.

Politik olarak da “doğru” bir çizgiyi tutturmak arzusundadırlar. Çevrecilerdir mesela. Neden olmasınlar? Rahatlarını bozamazlar. Ama oturdukları yerde niyetlerini belli ederler. Empati yetenekleri iptaldir. Türkiye’nin apayadınlık yüzüdürler. Kimsenin derdi bilmem nerelerinde olmadığı için gaddarlık düzeyleri SS subayı ile aynıdır. Bir ipleri ele geçirseler politik arenada, şişman kırsal retro çizgi politikacıları dahi aratırlar.

Vallahiside billahiside tillahiside ben bunlara umut bağlama aymazlığına düşecek değilim. Acayip korkuyorum da onlardan. Beyaz dişleri kanımı donduruyor. Gözleri benim bildiğim insan gözlerinden değil. Çok parlıyorlar…
Hakan
31.08.2015