1 Kasım 2009 Pazar

Jet Sosyete İle Defilede


Jet Sosyete ile Defilede
Hakan Demirci
01.11.2009

Herşey Bar Rafaeli’nin Fashionable İstanbul defilesine geleceğini duymamla başladı.Büyük tesadüfler sonrası davetiyeyi de ayarlamamla birlikte Murat’a haber verdim.Üsküdar’da buluşup Kabataş’a geçtik.Dolmabahçe saray meydanına yürürken caminin yanındaki tükürük köftecilerinden hemen sonra bambaşka bir dünya başlıyordu.

Kırmızı halıyı görmemizle ilk şoku yaşadık. Murat’ın üzerindeki Benetton tshirtü İtalyan tekstil devi diye yutturabilirdik ama benim üzerimde kot ve gömlek kısmını nasıl halledecektik. Kırmızı halı, gazeteciler, kalabalık derken Murat danışma masasına gidip kıyafet zorunluluğu var mı diye sordu, görevli kız böyle bir kısıtlama olmadığını söyledi.Kaydımızı yaptırdıktan sonra ortamda haylisırıtan kıyafetlerimizle kırmızı halının başında yürümeye başladık. Gazetecilerin bakışları arasında geçtik ve kalabalığa karıştık.

Hemen kendimize kuytu bir yer bulduk. Ortam o kadar sosyetik ki kurulan standlarda buna göre; Ritz Carlton otelinin standı, yeni Mercedesin standı vb. Bir kuytuda diğer davetlileri izlemeye başladık.Hemen önümüzdeki masada kalçalarının bittiği yerde etek boylarıda son bulan iki tane hanım kızımız şu gazetecinin ortaköyde yeri olan meczup arkadaşıyla muhabbet ediyordu. Demek adları çıksın, fiyatları artsın diye 70 yaşındaki dedeleri yaşındaki adamla dahi gözükmekten çekinmiyorlardı. Gerçi meczupun gazeteci arkadaşıda torunu yaşında sevgili edinmekten (kendi deyişiyle sweethearthı, en son adı $20.000lık fuhuşa karışmıştı) çekinmiyordu.Bu arada meczupta tam bir hilkat garibesi gibi dolaşıyordu. Acaba aklından ne geçiyordu,” yaşım olmuş 70 artık modern tıp bile her derdime çare üretmek uzak, bari garip garip dolanayım şu kan kırmızısı çorapları giyeyim, şu baskılı teenage tshirtümüde üstüme geçireyim gene bi farklı gözükeyim”. Ne diyeyim, dikkat çekmeyi başarmıştı.

Bu arada boynumdan asılı çanta büyük utanç malzeme oluverdi bir anda, hadi jet sosyetenin geldiği bir defileye günlük kıyafetlerle gelmişim ama şu çanta olayı bari olmasaydı. Gerçi benimde LCWaikiki boyutunda bir moda anlayışım var ama gecenin konseptiyle pek uyuşmuyordu zannımca. Hırkayı üste giyerek çanta meselesini kısmende olsa çözdüm.

Biz etrafa bakarken önümüzden havyarlar ve diğer atıştırmalıklar geçiyordu. Ortam o kadar sosyetiktiki su istediğim görevlinin ismi dagi Ögeday’dı, şu Bebek,Arnavutköy civarı apartmanların kapı zillerinde yazan isimler vardı hep yaka kartlarında, varın gerisini hesap edin.

Gösteri başlayacağı için denizin üzerinde kurulu alana doğru yürümeye başladık. Büyük bir kalabalığın ortasındaydık. Ama o kadar versace,gucci takımlının arasında göze batmamak için küçücük davetiyeyi elimde tutarak bakın bende davetliyim bende sizden biriyim mesajını bilinç altlarına işlerken arkamda sigarısını şu çubukla içen kadın tiplerinin asil ve vakur bir temsilcisi yanındaki diğer davetliye bu organizasyon sayesinde güzel elbiseler ve güzel kadınlar görmekten nasıl sevinçli olduğunu anlatıyordu. Artık güzel kadını ne yapacaksa.. Hemen önümüzde dudakları artık şişire şişire DonaldDuck’a dönmüş bir kadın ucube vardı. Allah bilir ne paralar dökülmüştü o dudaklara .

İçeri girdik, gösteri başladı. Ayağına pranga takılmış gibi yürüyen mankenler podyumda yer almaya başladı. Tamamı istisnasız sıfır beden. Muhtemelen hepside Slav kökenli. Onlar yürürken Merih’in “Rabbim bir dalga yaratıp çekivermesin o cıbılları denize” sözü geldi aklıma. En önde oturan Mehmet Ali Birand’ın gözleri, hemen yanındaki eşinin nispeten dışarıda da giyilebilir kıyafetlere verdiği olumlu tepki sayesinde, kızların bacaklarından yüzüne doğru kayıyordu. Meczupta en önde oturmuştu.

İlk gösteri bitti. Bir çok Cemil İpekçi türevi insan kalabalığının arasından geçerek tekrar dışarıdaki alana geçtik. Bari geldik şurda bişey yiyelim içelim diye boş bir masaya ellerim uzandı ama ikramlık olarak soya fasülyesi,chery domates ve kurutulmamış badem vardı. Organik Pazar yeri gibi. Bari bademi kurtaralım diye avuçladım. Yan tarafta Dolmabahçe çay bahçesinin kulübesindeki çalışanlarda ortamı uzaktan kesiyorlardı.Bu bakışlar altında masaya yine iç çamaşır boyutundaki etekleriyle 3 tane zengin kızı geldi. Hemen karşılarına balina kıçına dar deri pantolon geçirmiş başka bir kadın geldi. Kızlarla tanışıyordu muhtemelen,bir süre sonra kızlar fotoğrafını çekmeye başladılar. Üzerindeki montu omuzlarına düşürdü, kafayı hafifçe yana düşürüp dudaklarını büzüp seksi mi seksi oldu! Dudakları büzüp şımarık kız modellerine bürünme kısmı konulu ucuz porno filmlerinde dahi geride kalmış bir şekil model olurken demek İstanbul’un jet sosyetesinde hala geçerli bir davranıştı.

Ben Bar Rafaeli’yi görmek için ikinci gösteriyi beklemek istiyordum ama Murat’ı daha fazla zaptedemediğimden erken ayrılmak zorunda kaldım. Ve İstanbul’un jet sosyeteli defile macerası Üsküdar’da bir kokoreççide son buldu.

Hakan Demirci
01.11.2009
***Davetiye sponsoru Viki'ye ve Hilal'e teşekkürlerimle..***