6 Şubat 2009 Cuma

KINDER SURPRISE

KINDER SURPRISE

Ortaokuldayken şu an adını hatırlayamadığım bir çocuk vardı, batılı mı batılı Trakya’nın ortasında esmer ten rengi , bitişik kaşlarıyla Türkiye’nin zencisiydi o. Anne babasından miras aldığı ten rengi, kaşı gözünün ona Trakya’da yaşattığından da daha büyük zorluk gene doğal olarak ailesinden kaptığı şive idi. Hatta şimdi hatırlıyorum konuşmasını, yanında İbrahim Tatlıses’in şivesi Zeki Müren Türkçesi kalırdı. Bunlar o çocuğun suçu değil, zaten bunlar bir suçta değil, sonuçta Kürt bir ailenin çocuğu olmak yada Monaco prensi olarak doğmak bizim seçebileceğimiz şeyler değil. Fakat tüm bu özelliklerle Trakya’da yaşıyorsanız “pis pkk’lı” damgası yemeniz, hele ki o yıllarda çok kolaydı.

Yine o dönemlerde Levis ve markalı spor ayakkabı çılgınlığı başlamıştı. Şimdiki gibi model falan önemli değildi, yeter ki pantolonun arkasında Levis yazsın, altta da bir Reebok olsun havanızdan geçilmezdi. Fakat bunlar o dönemde de para gerektiren mevzular olduğundan en azından şimdiki kadara rahat alınamadığından önemli bir statü göstergesiydi. Bu az önce bahsettiğim çocuğun babasının harfiyat işleri yapan dozerleri vardı-ismini hatırlayamadım ama hatırladığım detaya bak- buda çok para demekti. Bu çocuğunda üzerinde değil bir tane markalı pantolon veya spor ayakkabı sezonda ne çıkarsa hepsi vardı. Bizi yakaladığında da aslında nasıl zengin olduklarını spor ayakkabılarını kamaştıra kamaştıra anlatırdı. Aslında o ayakkabılar , Trakya’nın ortasında zenci muamelesi gören bir çocuğun bakın bende sizler gibi aynı hayatı yaşıyorum hatta daha iyisini yaşıyorum ifadesinin dile getirilişiydi, hatta o kadar ezikti pantolonun arkasında Levis etiketi gözüksün diye kemer takmazdı.


Eziklik malesef bu topraklarda karakterleri şekillendiren önemli mayalardan. Toplum içindeki gelir uçurumları nedeniyle veya günümüzün yükselen değerlerini kendi çevresinde veya ailesinde bulamayanlar böyle bir ezikliğin pençesine düşüp suni bir başkalaşma geçiriyorlar.

Yetiştiği çevreden ve aileden aldığı birikim nedeniyle insanlar o zamana kadar gördüğünden bambaşka bir çevreye girdiğinde hemen adapte olmaya çalışıyor, kendi iç değerleriyle savaşıyor. Örneğin memlekette iken normal olan ve hoşunuza giden bir davranışı büyük şehirde sergilemezsiniz. Ya da aileniz muhafazakardır sizde o şekilde yetişmişsinizdir ancak şehirli hayatta bu kavram “out” olduğundan plaza çevrenizdeki arkadaşlarınıza asla çaktırmaz hatta giderek bu kavramlardan uzaklaşır ve “öteki” olmaktan kurtulmaya çalışır, öyküne öyküne bakın bende sizdenim mesajı verebilirsiniz, mesela ben oruç tutup bunu çevresinde pek öyle davranışlar görülmediği için saklayanlar biliyorum. Ya da ailesini giyim kuşamlarından ötürü diğer tarafın akrabalarına ayıp olmasın diye nikahına çağırmayanlar..


Ya da deyim yerindeyse Anadolu terbiyesi ile yetiştirilmiş, böyle bir aileye sahip insanlar eğitimleri ve gelir seviyeleri arttıkça hızla şehirleşiyorlar, Kastamonulu, Kırşehirli Ayşe Fatma lar aldıkları üniversite eğitimi ve gelir seviyeleri arttıkça Ally McBealleşiyorlar. Hatta daha da komiği çift isimli iseniz ve bu isimlerden biri geleneksel bir isim ise kaçacak delik arıyorsunuz. Kendi çalıştığım işyerinde Outlook üzerinde düzenleme yapılıp tam isimler yazıldığında normalde Jale, Volkan vb diye bildiğimiz kişilerin ikinci isimlerinin Adviye , Müslüm olduğunu gördüğümüzde ve bu kişilerin bundan nasıl utandıklarını –evet gerçekten utandıklarını—görünce çok şaşırmıştım.

Tabi bu çabalarda yetmiyor, böyle bir gelenekten gelip yürü ya kulum denilenler parayla kendilerine hemen yeni statülerini satın alıyorlar. Oturdukları çevre değişiyor, kentli Türkler- Türklerin bu grubu apayrı bir yazı konusu- bir araya geliyor aynı semtlerde oturuyor, kendilerine üstü açılan spor arabalar alıyor, en pahalı takım elbiselerin üzerine en pahalı parfümler sıkılıyor, cumhuriyet balolarında dans ediliyor, öyküne öyküne batılı olunuyor geçmişten ve köklerden uzaklaşılıyor, uzaklaşıldığı sanılıyor. Ama temel itibariyle tu kaka denilenlerle ortak bir payda da buluşuluyor.



Dışı batılılıkla kaplı, içinde yerellik saklı bu Kinder Surprise lerin sayısının azalması en büyük temennim. Çünkü unutulmasın ki ancak kendileriyle barışık toplumlar ve insanlar başarılı olabilir, sahtelik ve yapaylık üzerine kurulu olanlara benim bir sözüm yok.

Hakan Demirci
06.02.2009